Lefebvre’e göre gündelik hayat, toplumsal gerçeği anlamaya yarar (1958). Yaşadığımız ‘bilgi toplumu’ çağında gündelik pratiklerimizin çoğunun teknolojik gelişmeler tarafından manipüle edilmesi, bu pratiklerin ileride de teknolojilerin gelişme hızlarına paralel bir şekilde şekil değiştireceği varsayımları günümüz tartışma konularından biri haline gelmiştir. Çalışma ve yaşama şekilleri nasıl değişiyor, sosyalleşme ihtiyaçları nasıl karşılanıyor gibi gündelik hayatımızın en temel konuları araştırma konularının başında gelirken, hareket ve hız kavramları bu tartışmaların temel girdileri olarak düşünülebilir. Özellikle hareketin fiziksel boyutu, erişebilmek için orada bulunmak şartının giderek kaybolmaya başlaması ile çoktan şekil değiştirmeye başladı bile. Bu sebeple bir noktadan bir noktaya gitme eylemi artık sadece fiziksel bir eylem olarak karşılık bulmayan bir hale geldi. Görüntülü konuşma, video konferans gibi imkanlar bilgiye, kişiye, yere erişimi elektronikleştirirken, insanın yere olan bağlılığını da giderek azaltmaya başladı. Özetle, bilgi toplumu ‘yer-odaklı’ bir konumdan ‘insan-odaklı’ bir konuma geçiş yapmış oldu.
Korona-pandemi ile ise bilgi toplumu, halihazırda değişen-dönüşen bir yapıya sahipken, yapısına başka birçok girdi daha eklemiş oldu. Özellikle sınır, aidiyet, alışkanlık ve karşılaşma gibi kavramlar oldukça başkalaşmaya başladı. Halihazırda gerekliliği sorgulanan ofis yapıları ve çalışma alışkanlıkları bu yeni yaşama formuyla birlikte ilk defa küresel olarak bir deneme sürümüne tabi tutulmuş oldu. Oldukça mobilize olmuş hayatlar, apartman veya site sınırlarına hapsolurken hiç olmadığı kadar da yere-bağlı bir konuma geri dönmüş oldu.
Hiç olmadığımız kadar ‘yer-odaklı’ günlük hayata geçiş yaparken, hiç olmadığımız kadar elektronik bir ağ coğrafyasının ‘insan-odaklı’ kültürüne adaptasyon sürecini de yaşamaya başladık. Zaman olarak belki de en az vakit geçirilen gündelik bir mekan olarak ev, bir anda kendimizi nasıl daha ait hissedeceğimizin deneyini yaptığımız bir laboratuvar haline gelmeye başladı. Mevcut mekanların yaşamlarımızdaki önem dereceleri bu şekilde değişmeye başlarken, bir taraftan da bütün dış mekan ihtiyacımızı karşılayan balkonlar da bir ikincil hijyen odasına evrilmeye başladı. Bu dilemmanın, birçok soruyu beraberinde getiren, yeniliğe ve dönüşüme açık bir dönemin başlangıcı olacağı kesin. Bundan sonraki mekansal yaklaşımlarımızın ve alışkanlıklarımızın gerekliliklerini ve gereksinimlerini alışılagelmişin dışına mı çıkaracak, yoksa insan-yer odağının gelebileceği son noktaya zaten gelinmiş miydi gibi sorular mimari platformların güncel konuları olmaya başladı.
KAYNAKLAR
Lefebvre, H. (1958). Gündelik Hayatın Eleştirisi. ( Işık Ergüden, Çev.)
May, V. (2011). Self, Belonging and Social Change, Sociology 45(3), 364-378. Retrieved October 11, 2019, fromsoc.sagepub.com
Comments